11 Mart 2021 Perşembe

Edebiyattan Sinemaya Bir Mahir Ünsal Eriş Öyküsü: Kimin Adı Feridun?





Edebiyattan Sinemaya Bir Mahir Ünsal Eriş  Öyküsü:
Kimin Adı Feridun?


  Edebiyattan sinemaya uyarlanan onca yapıt arasından "Benim Adım Feridun"u  seçmemin bir nedeni vardı elbet. Mahir Ünsal Eriş'in yaşayan yazarlar arasında yeni kitabının çıkmasını heyecanla beklediğim bir yazar olmasımıydı tek nedeni, belki de değildi? Yaşamayan yazarlar arasında da yeni kitaplarının çıkmasını beklediğimiz yazarlar varmıydı aslında yok değildi. Öldükten sonra bile yazıları ya da yarım kalan çalışmaları yayınlanan yazarlarımız da olmuştu ve hala da olabilirdi. Belki Adalet Ağaoğlu'nun da yeni kitapları çıkardı, kim bilebilirdi? Masal bu ya; bunları düşünürken bir elimde kumanda netfiliks kurcalıyordum ve karşıma "Benim Adım Feridun" çıktı ve tabi ki başladım izlemeye ve izlerken de Adalet Ağaoğlu'nun "Sarı Mercedes" filminin "Fikrimin İnce Gülü" romanının -tanımda hata etmediysem- katli olduğu açıklamaları geldi aklıma.


  Oysa Sarı Mercedes filmi de gönüllerimizde yer etmiş sinemamızın güzide filmlerindendi. Ama Adalet Ağaoğlu filmin romanı yansıtmadığını ve romanı kullandığını düşünüyordu. Tabi sadece düşünmüyor filmin çekimi için yaptıkları anlaşmaların da çiğnendiğinin üzerine basıyordu. Adalet Ağaoğlu, senaryoyu görecekti, film üç yıl içerisinde tamamlanacaktı, romanın ana fikrine ihanet edilmeyecekti ve filmin adı romanın adıyla geçecekti. Bunlar olmadı ve "Sarı Mercedes",  "Fikrimin İnce Gülü" içerisinden fırlayan bir İlyas Salman-Tunç Okan klasiği oldu ama "Fikrimin İnce Gülü" olamadı. Adalet Ağaoğlu haklıydı. "Fikrimin İnce Gülü" romanı aynı zamanda sağlam bir lumpen proletarya eleştirisiyken, "Sarı Mercedes" filmi insan yerine konulmamış, değer görmek ve peşinde koştuğu statü için tüm insani değerlerini harcayıp kendini tüketen bireyin varoluşsal buhranı, trajikomik öyküsüydü.


  Peki  sinemada gördüğümüz Feridun, öyküde gördüğümüz Feridun muydu? Kahramanımız  öyküde de zaten Feridun değildi de ama filmde  hiç değildi. Sanki çay bahçesi sahnesinde arka masada oturan da Mahir Ünsal Eriş'ti. Halil Sezai'nin Feridun karakterine oturmaması, Büşra Pekin'in canlandırdığı karakterin öyküden hariç eklenen bir karakter olması ve öyküyü saptırması baştan  filme "yav bu film o öykümüydü" dedirtti. Şüphesiz ki yaklaşık 20 sayfalık bir öyküyü 1 saat 50 dakikalık bir filme dönüştürmek birebir uyarlamayla ve Çağan Irmak'ın kendi yorumunu katmaksızın hayal edilemezdi. Ama yeraltı edebiyatı dediğimiz edebiyatın sokaklarından birisinde okuyucunun karşılaştığını düşündüğü, kaybedenlerin öyküleriyle gönüllerdeki o en narin noktaya dokunabilen Mahir Ünsal Eriş'in bu trajikomik öyküsü popüler sinemanın yönetmeni Çağan Irmak'ın değil bağımsız sinemanın ustalarının elinde vücut bulmalıydı. Öykü, sevgilisi tarafından terkedilen kahramanımızın salt aşk acısı yaşaması değil, yaşadığı derin yalnızlığı ve buna çözüm olarak rastgele  bir düğüne gitme fikri sonucunda gittiği düğünde, tanımadığı düğün sahiplerinin akrabası "Feridun" zannedilerek bir günlüğüne Feridun olması ve yalnızlığından başka bir aleme geçişiydi. Benim Adım Feridun öyküsü, modern bireyin yalnızlığının, feodal şenlik düğünle ve bir günlük geçici akrabalarla sönümlenmesiydi. Film ise bir kadının terketmesiyle başlayan yalnızlığın başka bir kadınla filizlenen sevdayla sonlanmasıydı, bir romantik komediydi. 


  Beğenenler çok beğendi, gülenler kahkahayla güldü. "Benim Adım Feridun" Çağan Irmak sinemasındaki yerini aldı. Öyküdeki Feridun, 60.Sait Faik Hikaye Ödülü'nü alan "Olduğu Kadar Güzeldik" öykü kitabındaki yalnızlığıyla Burgaz Ada'daki Medarı Maişet Motoru'nda kalırken, sinemada hayat bulan Feridun, çoktan ada vapuruna atlayıp  netfliksteki yerini almıştı bile ve artık yeraltı sakinlerinin komşusu değildi, kaybedenlerin arkadaşı hiç değildi.


  Her edebiyat eseri "Fight Club", "Bar Fly" kadar başarıyla sinemaya aktarılacak diye bir kural yok mutlaka. Yönetmenin kendi dünyası, öyküyü alıp bambaşka bir evrenle de çıkarabilir karşımıza. Yeter ki öyküde gönüllere dokunan o  narin noktayı silmesinler. O zaman kalmaz anlamı.

Ozan Yardımoğlu





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öykü: KPSSsiz Devrim

  Öykü: KPSSsiz Devrim      İşçi Partisi'nin başkanı, birden heyecanla ayağa kalktı. Buldum dedi. Senelerce sürdürülen devrimci mücadel...