7 Mart 2021 Pazar

Yeşil Yazılar: Eko Aktivist Ulu Erenler



Yeşil Yazılar: Eko Aktivist Ulu Erenler

 İslam öncesi inanç motiflerinde yada Heterodoks İslam'ın inanç zeminlerinde doğaya atfedilen kutsallık, ağacın yüceliği, mukaddesliği, gölgesi kadar uludur. Hatta bu ululuk İslam dönemine aktarıldığında görülen odur ki ağacın kutsallığını sürdürebilmesinin şartları biraz değişmiş kutsal olan artık ağaç değil  ağacın altında yatan bir ulu bilge olmuştur. Bu ulu bilge Anadolu'ya İslam'ı yayan erenlerden birisi yada o bölgede yaşamış bir mürşiddir kimi zaman...Kimi zaman ise aslında sadece adı vardır o ağacın özünde. Gerçek kabri kimbilir hangi dağın ardından uzaklardan duyumsamaktadır kendisine gösterilen bu saygıyı. Ağaca atfedilen kutsallığın bu yer değiştirmesiyle aslında birçoğunun altında hiçbir zat-ı muhteremin naaşı olmasa da, olduğuna duyulan inanç artık gerçeğe dönüşmüş ve yatır olarak görülen bu ağaç, dallarına asılan çaputlarla koruma altına da alınmıştır. Modern zamanlardan çok çok zaman önce dertlilere deva, hastalara şifa verdiğine inanılan bu çaputlar, bu ulu erenlerden dilek dilemenin bir aracıyken, modern zamanlarla başlayan doğa yıkımı karşısında artık ağaçların koruma kalkanlarına da dönüşmüştür. Anadolu'da türlü efsanelere, geçmişte Saadettin Teksoy'un metafizik temalı programlarına da konu olan bu koruyuculuk, doğa üzerindeki yıkım karşısında tek başına bir koruyuculuk sağlayamasa da zaman zaman bir teselli verebilmiş, gönüllere bir parça su serpebilmiştir.


Karşımıza çıkan bu haberlerde, falanca köyde yol yapımı sırasında kesilmek istenen ağacın gösterdiği direncin arkasında bir ulu erenin olduğu efsanesi, ağacın yaşamını kurtarmış, ağaç bir yatıra ve yaşam hakkına yeniden sahip olabilmiştir. Kimi ağaçlar ise  yatırların  ev sahibi olarak bu tür saldırılara karşı baştan koruyucu kalkanlara sahip olabilmiş hem kendisini hem de çevresindeki ağaç arkadaşlarının da yaşamını kurtarabilmiştir. İzmir'in Hatay-Göztepe semtleri arasındaki Susuz Dede Yatırı bunun için pek güzel bir örnektir. Karafatma Dağları diye adlandırılan bugunkü Hatay semti ve çevresindeki bölge beton dökülerek çimentoyla kaplanmış, bu donmuş çimentodan meydana gelen semtlerin arasında bir tepecik, üzerindeki ağaçlarla birlikte kendisini bu yıkımdan Susuz Dede sayesinde kurtarabilmiştir.  Susuz Dede kimdir, gerçekten Susuz Dede diye bir muhterem varmıdır. Yoksa Anadolu'daki muhtelif yatırlarda görüldüğü üzere İslam öncesi dönemden kaynaklı ağaç ve tepelere atfedilen bir kutsallığın ürünü müdür Susuz Dede bilinmez. Susuz Dede rivayete göre susuzluktan ölmüş bir askerdir ya da evliyadır. Yahut İzmir’in fethinde emeği geçen ve bu uğurda susuzluktan şehit olan  Selçuk’lu alperen bir zattır. Asri zamanlarda ise Susuz Dede artık bir doğa savunucusu, bir ekolojist, bir Yeşiller mensubudur. Çevre savunucusu Manisa Tarzanı'nın yoldaşıdır, fikirdaşıdır. İzmir'in doğası, yeşilliği, talan edilirken, ovasına tepesine beton dökülürken, doğa katliamcılarının karşısına dikilen en azından üzerine çıktığı ve bugün kendi adıyla anılan tepeyi ve çevresini bu talandan kurtarabilen bir eko-kahramandır. Susuz Dede ekolojik bir rivayete göre beton dökücüler karşısında yüzlerce gün direniş göstermiş ve bu tepeyi onlara yaretmemiş ama sonunda susuzluğuna yenilmiş oracıkta can vermiştir. Yenilmiştir, can vermiştir ama kaybetmemiştir, kazanan Susuz Dede ve ağaçları olmuştur. Rivayet bu ya bugün gezegenin çeşitli bölgelerinden ekolojistler Susuz Dede'ye şükranlarını sunarlar da kimseciklere söylemezler. Hastalara şifa, dertlilere deva isteyenler arasında Susuz Dede'nin kabrinde bir Fatiha da onlar okurlar Susuz Dede'nin  ruhuna. Çaput bağlayıp dilek dileyenlere ne kadar yanıt vermektedir Susuz Dede bilmek mümkün değildir ama Susuz Dede Parkı olarak adlandırılan ağaçlık tepe ve bu bölgedeki ağaçlar,kuşlar, böcekler artık Susuz Dede'nin koruması altındadır. Susuz Dede dilek dileyenlerden en azından ekolojistleri kırmamış onların dileklerini gerçek eylemiştir. 


Nice Susuz Dedeler vardır Anadolu'da Trakya'da. Onlar sayesinde kurtulagelmiştir nice ağaç nice tepe. Anadolu halklarının yüzlerce yıl önce doğaya verdiği değerle; ormana, suya, tepeye, ovaya,toprağa sunduğu şükranla, modern zamanlarda ağaçlar kurtulsun, doğa yaşasın diye öngörülerek yüzlerce yıl sonrası için yattıkları yerlerde görevlendirilmişlerdir ulu erenler. Artık onların yattığı yada yattığına inanıldığı toprak dokunulmazdır, saldırılmazdır, koruma altındadır. Kepçeler, dozerler talan edemez onların toprağını, kesemez ağaçlarını, yok edemez yeşilini çünkü ulu erenlerin koruması, garantisi altındadır. Süper Baba dizisinde Ethem Dede nasıl kurtardıysa Fiko'nun evini müteahhitten onlarda öyle kurtarmışlardır Anadolu'nun toprağını, ağacını, suyunu, doğasını modernitenin yıkıcılığından. Onlar ulu erenler, onlar geçmiş zamanın bilgeliğinden bizlere ulaşan ekolojist doğa melekleridir. Kimbilir Kaz Dağları'nın ağaçlarının altında, Kuzey Ormanları'nın gölgesinde daha ne Susuz Dedeler vardır da henüz haberimiz yoktur. Ve Birgün açarız akşam haberlerini ve "biliyordum" deriz "biliyordum". 

Ozan Yardımoğlu





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öykü: KPSSsiz Devrim

  Öykü: KPSSsiz Devrim      İşçi Partisi'nin başkanı, birden heyecanla ayağa kalktı. Buldum dedi. Senelerce sürdürülen devrimci mücadel...