Çakmaktaşlar, Jetgiller, İklim Krizini Nasıl Bilirsiniz?
Fred Çakmaktaş, yaşadığı çağın aslında Amerikan rüyasının resmedilmesinden ibaret olduğunu bilseydi herhalde Barney Moloztaş'ın boğazına sarılıp her zaman yaptığı gibi bu bilgiden mahrum kalması nedeniyle onu suçlardı. Oysa Fred Çakmaktaş, gerçek bir Taş Devrinde yaşasaydı, ayakla ittirilen taşmobiline binemez, müstakil villasında bowling dönüşü bahçesinin çimlerini sulayamazdı. Ecnebicesi paleolitik olan bu taş devri denilen zaman aslında taş devrinden ziyade bir buzhaneydi. Buzul Çağının kapsamında olan bu dönemde, üstü açık taşmobille gezmeyi bırakın, bir sigara yakayım deseniz elleriniz donardı. Bu nedenle tarımın gereksizliğinde herkes hem fikirdi.
Bulabilen bir mağara bulur ve yaklaşık 2 milyon sene süren bu kış mevsimini gücü yettiğince mağarasında geçirirdi. Belki Bay Slate ve emek sömürüsü yoktu ama hayat yine de çok zordu. Fred Çakmaktaş da zaten senaryoya göre işçi aristokrasisinin bir mensubuydu. Vinç operatörü olarak kazandığı gelirle şık bir yaşam sürmekteydi. Jetgillerle Çakmaktaşların birlikte oynadıkları ortak bölümde, Jetgil ailesi de gerçekteki taş devrinin soğukluğundan bahsedip Fred Çakmaktaş'ın canını sıkmamışlardı. Geçmişin ve geleceğin, Amerikan rüyası ve fosil yakıt uygarlığı üzerinden resmedildiği bu iki çizgi film de ne dünü ne yarını anlattılar bize. Keyifli bir çocukluk yaşattılar bizlere ama ayıp ettiler. İklimden hiç bahsetmediler.
Gerçekten taş devrinde olsalardı Bay Slate belki yan mağarada ödünç çakmaktaşı istenilen bir komşuydu. Ya da mağara duvarlarına avladıkları hayvanların resimlerini ve av tasvirlerini çizen bir arkadaş. Bazen anlaşmazlık çıkıp kafası yarılan bir hasım ama asla ve asla bir patron, efendi, mülk sahibi değil. Sınıfların ve mülkiyetin olmadığı bu çağda hava soğuktu ama Bay Slate en azından Bay Slate değildi. Belki Slate bile değildi. John Zerzan'ın dediği gibi sessizlik çağıydı ve kimse ona arkasından Bay Slate çakmağınızı unuttunuz diye seslenmezdi.
2 milyon yıla yakın süren buzul çağının sonunda artık sigarasızlık canına tak eden insan türü tarıma ve yerleşik yaşama geçmeye karar verdi. Ateşi bulalı 1 milyon sene geçmişti ama cepte tek bir dal sigara yoktu zaten cep de yoktu. Önce bir ısınan ovaya inmek lazım gelirdi. Sonra da tütün ekmek. Gerçi tütünü bulmak için de uzun süre beklemeleri gerekti ama sigara bulmak için çıktıkları bu yolda artık yeni bir dönem başlatmışlardı: Holosen Çağı.
Buzul Çağının bitimi ve Holosen Çağı'nın başlamasıyla mağaralarda titremek sona ermişti. Artık düzlüğe inip bir kooperatife girip ev sahibi olmak, ocağın başında güzelce ısınmak, çocuğu okula yazdırmak, verimli arazilerde bağ-bahçe ekip, insan gibi doymak zamanı gelmişti ki Neolitik dönem denilen bu dönemde bu sefer de yerleşik yaşamla mülkiyet diye bir dert çıktı başlara. Orası senindi, burası benimdi, kraldı, rahipti derken yine insana rahat yoktu, en azından birçoğuna. Biz de emir kuluyuz diyen bir insanlık çıktı ortaya. Soğuktan kurtulmuşlardı ama el kapılarına düşmüşlerdi.
Krallar, sigortasız çalıştırdıkları bu işçilerle çok zengin oldular. Kral kendileri oldukları için de çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı da kurmadılar. Emeklilik gerçekten mezar da emeklilikti. Gerçi mezar denilen olgu da durumu iyi olanlar içindi. Emekliliğin mezarı bile yoktu.
Fred Çakmaktaş'ın rahatını görememiş insanlık, güneşi sıcağı gördükçe çalıştıkça çalıştı. Kentler, piramitler, surlar, kanallar yaptı. Tarlalar ekti. Vergiler verdi. Ticaret yaptı. Yaptığını paylaşamadı savaştıkça savaştı. Sonra geldi buhar, geldi sanayi. Teknoloji ve fosil yakıt. George Jetgil ne kadar haberliyse iklim değişikliğinden, modernite de o kadar haberliydi belki de fosil yakıtın zararlarından. Gezegen ısınmaya başladı, iklim değişikliği kendini hissettirmeye başladı.
2 milyon yıl süren kış bitince yaşanan kırılma, ilerleme diye anlatılan süreç, Fred Çakmaktaş'a yaşam verdi bir yanılsamayla beyaz ekranda. Fred Çakmaktaş buzul çağı görmemişti. George Jetgil de antroposen nedir bilmezdi. Hanna-Barbera yapım şirketi işte bu iki çizgi filmde de iklim dersinden sınıfta kaldı. George Jetgil hatırladığım kadarıyla hala uçan aracını benzinciye sokup fosil yakıt alıyordu. Zaten Flintstone da Jetsons da fosil yakıt enerjisi üzerine kurulu uygarlığın geçmişteki ve gelecekteki sevimli halleriydi.
Çakmaktaşlar'daki, Jetgiller'deki örtünün yalnızca sınıf savaşımı konusunda değil iklim krizi konusunda da varolduğu aşikardı. Fred Çakmaktaş da, George Jetgil de ücretli çalışan olarak konfor dolu yaşamlara sahiptiler. Geçim sıkıntısından dem vuran bir halleri yoktu. İklim desen boş kağıt verirlerdi. Fred çok cahildi, bencildi. George ise iyi niyetliydi, ezikti. Destanımızda yalnız onların maceralarına yer vardı.
Maceralar buzhaneden yırtan Çakmaktaşlarla, küresel ısınmadan yırtan Jetgillerin serüvenleriydi. Bir çizgi filmden de bu kadar çok şey beklenmeli miydi demişler Hocaya. Hoca da Fred'e, Taş Devrinde kapitalizme inanıyorsun da iklim krizine neden inanmıyorsun demiş.
Fred inanmış mı sonradan bilemeyiz ama belki George Jetgil zaman makinesine atlayıp Taş Devrine gittiği gibi Antroposen Çağının başlangıcına gelip, ailesiyle yaşadığı dönemin, suların yükseldiği, sıcaklığın arttığı, su kaynaklarının tükendiği, tarımın dibe vurduğu, ormanların yok edildiği, yangınların ve sellerin eksik olmadığı, iklim göçlerinin tavan yaptığı, kuraklığın, açlığın, susuzluğun, yoksulluğun kol gezdiği, iklimin değiştiği bir yer kürede, yüksek kulelere dikili cam fanusların içinde yemek diye haplar içerek bir yaşam sürdürdüklerini ya da başka bir gezegende kapitalizmin devamcıları olduklarını da düşünebilir.
Ama Bay Spacely bu durumu öğrenirse George'a fena halde kızabilir. Bay Spacely kızarsa, George Jetgil üzülebilir.
O nedenle kimseleri üzmeyelim. Fosil yakıtı terkedelim ki Jetgiller izlenebilsin. Hadi canım bu da ne saçma çizgi filmmiş denmesin. Çocukluğumuzun o güzide çizgi filmleri Taş Devri ve Jetgillere yazık olmasın. İklim değişmesin. Değişirse neolitiğin, paleolitiğe yaptığını mumla ararız ki ateşi icat ettiğimiz için. Rahata ereceğiz diye diye Elroy'a iklim krizi ödevi oluruz yoksa.
Ozan Yardımoğlu